14 Nisan 2014 Pazartesi

SERZENİŞ

   Halkların kardeşliği, kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi? evet gerçekten de hoş olurdu dünyadaki tüm insanların kardeşçe yaşaması, gel gelelim günümüzde bu söylemi en çok kullananlar, benim sözde komünist diye tabir ettiğim ve insanı komünizm kadar güzel bir sistemden bile soğutan insanlar.

  Sözde halkların kardeşçe yaşaması gerektiğini savunanlar; her halkın kendi dilinin, kendi sınırlarının, kendi topraklarının olması gerekliliğini de savunuyorlar aynı zamanda. bu ne perhiz; bu ne lahana turşusu? bu insanlara halk demek dahi 1985 senesinde yasaklanan kelimeleri hatırlatıyor bana. bu halklar kendi anadillerinde konuşsunlar deniyor, yahu dünyadaki diğer insanlarla anlaşamıyor olmanın burukluğunu hissetmediniz mi hiç? ingilizce bilmeyen bir portekizliyle anlaşmayı denediniz mi? ispanyolca bilseniz dahi zorlanabilirsiniz. dünyayı kendi kuş kadar beyninizle gördüğünüz için aslında aynı ülkede yaşayıp sadece kendileriyle mızmızlanarak 'anlaşabilen!' konuşmayı bilmeyen bebekler olduğunuzun farkına varamıyorsunuz. evet her halk hatta her hane farklı dil konuşsunlar. siz de bunu savunun çünkü bu bir özgürlük, anlaşabilme hakkından feragat etme özgürlüğü, bir insanın dünyada konuşulan tüm dilleri öğrenebilmesi ömre sığacak bir durum değil, zamanınız yetse 'paranız!' yetmez. hal böyleyken siz anlaşma yollarının önüne taş koyma özgürlüğünü savunun. doğru yoldasınız.

Shakespeare'i ingilizce, Dostoyevski'yi rusça, Camus'yu fransızca okuyamamak yetmiyormuş gibi, dünyada yazılmış ve söylenmiş her yapıtı ve sözü türkçe çevirisi olmadan idrak eddememek yetmiyormuş gibi, başka başka diller de yaratın, acaba bütün bunlar biz anlaşmayalım, biz kardeşçe yaşamayalım, diye kurulmuş komplolar olamazlar mı? ama yok siz komünistsiniz, cilt cilt kitaplarınız var kitaplıklarınızda ve hepsini okudunuz! elitsiniz, düşünürsünüz. dünyada tek maksadı savaş çıkarmak, barış ortamını bozmak olan ve bundan ticari çıkarlar bekleyen kimselerin maşası olamazsınız, pozitif ayrımcılık asla yapmaz, her zaman ezileni savunursunuz. bakış açılarınız çok geniştir ve kimseye körü körüne bağlanmazsınız. fikirlere saygılısınız, tartışmadan kaçmazsınız, bilgilisiniz de.

  Gel gelelim sizin bu şekilde görünme çabalarınız bazı insanlara sökmüyor işte, kitaplığınız için edindiğiniz o çok değerli süslerinizi açıp okuma zahmetine girdiyseniz bile (ki bunu yapanın çok az olduğuna kuşkum yok) onlardan edindiğiniz bilgi savaş çığırtkanlığı öğretisinden öte gitmiyor. okumak öyle basit bir eylem de değil zaten, ilkokulda aldığınız kırmızı kurdeleyle okuyamazsınız onları. bir de kalkıp düşünce ve ifade özgürlüğünü de savunursunuz, savunun tabi bunu savunmanız çok güzel, fakat gerçekleri kendinize de itiraf edin sevgili kardeşlerim. siz önce o özgürlükleri kendinize tanıyın, birileri benim yerime düşünmüş zaten, siyasi yolumuzu da çizmişler sağolsunlar diyerek olmaz o iş. bana bir tane komünist gösteremezsiniz yurt sınırları içerisinde, iddiam büyük aslında, yaşamakta olan komünist olmadığını iddia edeceğim fakat diğer ülkeleri 'gezmediğimden!' bu biraz sallamak olurdu.

  Hadi bir ülke kuralım ve orda hiç sınır olmasın, hadi gelin herkesin anlayacağı bir dilde konuşalım, hadi bir ülke kuralım sınırları olmasın ama girmeye çalışandan vize isteyelim, hadi bir ülke kuralım, sanatımızı da edebiyatımızı da öyle bir yapalım ki dünyada duymayan, duyup da anlamayan kalmasın, öyle bir ülke kuralım ki, o ülkede hiç kaymakam olmasın, ama hepimiz kaymakam çocukları olalım!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder